20 Şubat 2013 Çarşamba

Özel Müzisyenler : Sumru Ağıryürüyen








   Ortaokul 2. sınıf öğrencisiyim, müzik olarak  Micheal Jackson, Madonna,George Micheal, yani yabancı pop müziğin etkisinde olduğum çocukluk yılları..

   İzmir'den, bayramlarda dahi pek görüşmediğimiz bir kuzenimin üniversite sınavına hazırlanmak için 6 ay bizde kalacağını öğrendim, (Dershaneci-öğretmen bir ailenin böyle bir misyonu oluyor, evde yatılı kuzenler :) )

   Kuzen bizde 6 ay kaldı ama benim üzerimde tüm hayatımı etkileyecek izler bıraktı. Kendince bazı alışkanlıklar edinmişti, her hafta bir adet kaset alıyordu. Böyle başladı bizim evde, Kızılok'lar,Ortaçgil'ler çalınmaya İple çekiyordum kaset alma gününü, aradığı kasetler çoğu zaman özel siparişle geliyordu, şehrim bu konularda biraz çöldür. Neyse bir gün elinde Ezginin Günlüğü, Bahçedeki Sandal kaseti ile geldi. Benim için Ezgi sadece bir kız ismi idi ve kaset kapağında isme ilham veren Ezgi'yi bulamayınca, grup kurucusunun kızı olduğuna kanaat getirmiştim. (O zamanlar tv'de 'Ahmet'in Günlüğü' isimli bir çocuk programı mı vardı? 89,90 yılları ). Bu kaset Kızılok/Ortaçgil sonrasında o dönemden en çok hafızamda kalan kaset olmuştu. Sumru Ağıryürüyen 'Mutlu Olmak Varken' şarkısı ile başlayan ve o zamanki müzik fakiri beni derin etkileyen albümlerdendi. Sonraki haftalarda 'Seni Düşünmek' 'Ölü Deniz' albümler sırasıyla geldiler.

   Kuzen gitti, kasetleri gitti, ben yıllarca ufak ufak o koleksiyonu oluşturmaya çalıştım.

   'Mutlu Olmak Varken' i kaç kere çevirip çevirip dinlemiştim kimse bilmez. O albümden sonra Sumru Ağıryürüyen'in sesi ve ismi beynime kazınmıştı.



  Bahçedeki Sandal'dan, Akşam Şarkıları'nı ekledim, hala her dinlediğimde inanılmaz hoşuma gider.

   Üniversite ile İstanbul'a geldim, her şey hatta eskinin Ezginin Günlüğü bile değişmişti. Yıllarca Sumru Ağıryürüyen ismini hiç duymadım, sonra ara ara değişik albümlerde, sesi ile karşıma çıktı, 'Ben bu sesi tanıyorum' diyerek albüm kapaklarına baktığımda beni gülümsetti sağolsun. Gazetede röportajını okuyup kendi albümün haberini duyduğumda ne sevinmiştim.

   Issız albümün lokomotif şarkısı Gece Sefası :

 
  

   Yurdal Tokcan'ın nefis girişi ile başlayan ve Sumru Ağıryürüyen sesi ile iyice muhteşem hale gelen bir şarkı.




   Neyse dinlemeyen dinlesin diyerek konu ile alakalı başka bir yere geçiyorum şimdi : Gitar Cafe. Kadıköy'de küçük şirin bir mekanda, her gittiğimde inanılmaz keyifle döndüğüm,kesinlikle katıldığım, kendi tanımlamaları ile : Hem ev sıcaklığında bir kafe hem sıradışı bir konser evi. Karşıda oturan birisi olarak çok sık gidememekle beraber (neyse ki artık böyle bir bahanem yok), http://www.gitarcafe.com/ adresinden konser programına bakıp (çoğunu youtube'dan önden dinleyip) ara sıra kendimi oraya atmak çok keyifli verici.
 
   Sumru Ağıryürüyen,  Gitarcafe'in müzik direktörlüğünü yapmaktadır ve (Umarım devam ediyordur) arada kendisininde katıldığı konserler oluyor.

   Hayatının amacı 'kaliteli müzik' yapmak olan insanları gördükçe çürüyen müzik dünyasına karşı içime umut doluyor, teşekkürler Sumru Ağıryürüyen...






    

2 yorum:

  1. Yurdal Tokcan'ı ne duymuş ne dinlemişim Dnzcan.
    Du bi... Dinleyeceğim şimdi:)

    YanıtlaSil
  2. ud seviyorsan takip et tabi, solo albümü var, ayrıca 'istanbul sazendeleri' grubu üyesidir...

    YanıtlaSil