18 Şubat 2013 Pazartesi

Barış Bıçakçı....





 


   Bir kitabın etkileyiciliğin de  insanın ruh hali ve okunan ortamının da önemli payı vardır. Fakat bazı kitaplar ve bazı yazarlar vardır ki gökdelenden aşağı doğru gidiyor olsan bile sayfayı çevirip bir satır daha okumak istersin, seni zaman/mekan'dan direkt kopartır. Benim için Barış Bıçakçı'nın  'Bizim Büyük Çaresizliğimiz' kitabı böyle bir his uyandıran bir kitap.

   Kitap konusunda bana oldukça güzel önerilerde bulunmuş, (hatta bir kısmı derin izler bırakan kitaplar) Ankara'da gazozculuk ile uğraşan bir arkadaşımın tavsiyesi idi BBÇ.


 
   2005 Ağustos ayı Toyota fabrikasında bir korkunç bir devreye alma sürecindeyiz, ortalık acayip karışık, şirketimizin tüm general kadrosu işin başında, fabrikanın üst düzeyleri le kavga dövüş işi bitirmeye çalışıyoruz. Günlerce sabahlamalar sonucu beklenen gün hat çalıştı ve otomobiller önümüzden akmaya başladı. Bu farklı bir yazının konusu olmalı ama her gün yüzlerce kez aynı vidayı sıkmak, parçayı takmak için koşuşturan insanlar, çok acımasız vahşi bir düzen bu. Neyse ben gece hattın başında beklerken uyuklamak yerine yanımda getirdiğim BBÇ'yi okumaya başladım. Bağrışan insanlar, öten sirenler, sevgi bekleyen (!) robotların bulunduğu bir ortamda kelimelerin arasında uçup gitmiştim. O gece bitirdim kitabı, o kargaşadan kurtulur kurtulmaz 'usul usul'* tekrar okudum.

   Benim için 'farklı' kitaplardan birisidir, kitapla ilgili ayrı bir değerlendirme yazarım muhtemelen. BBÇ'i okuduktan sonra bu 'yeni' yazarın daha önce çıkmış kitaplarını aldım, hepsini hemen okudum.O, ana hikayelerin arasına gizlenmiş ufak tefek, ince, insanı genellikle gülümseten hikayelerin arasında mutlu mutlu gezindim. Çevremdeki herkese BBÇ'i  önerdim, hediye ettim.  Ne yazık ki kitabı beğenmeyenler, basit bulanlar ile dolu bir çevrem olduğunu tekrar görüp canım sıkıldı. (Burada kendini kuzen sanan kardeşimi, Chado'yu ayrı tutuyorum).

   Hani bazı filmler, kitaplar hoşuna gider ama sanat değeri tartışılır, çerez niyetine yutulur, bana böyle bir hava hissettirdi çevremden kimileri, abarttığım söylendi. Halbuki ben altı çizilesi o kadar çok cümle hatırlıyorum, beni düşündüren, yoran......

   Notos  dergisinin son sayısında (38. sayı) 'Nobel Edebiyat Ödülü'nü Almasını İstediğiniz Türk Yazar' anketinde Barış Bıçakçı'nın listede olduğunu gördüğümde hem şaşırdım, hem sevindim. Dikkatinizi çekerim, Mephisto'da ki ergenlerin değil, edebiyat dünyasından 274 kişinin oyu var burada.


   Bilenler bilir, Barış Bıçakçı şiir kökenlidir, köşe bucak aramakta olduğum ve muhtemelen hiç karşıma çıkmayacak 2 şiir kitabı var. blogun başındaki ' ve denizini kıyıya vurmuş bir dalga gibi önümde' dizesi Barış Bıçakçı'ya ait. İnternetten çokca şiirini toparladım ama ekrandan değil, eski sayfalardan okumak ister bu gönül..



   Kapanışı aklımda kalan veciz sözlerinden birisi ile yapayım,

   hiç bir şey göründüğü gibi, hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi!


   Okuyun, okutun, beğenmiyorsanız ben de değil sizde sorun var :)





 
* Semih Gümüş'ün Barış Bıçakçı için söylediği 'Usul usul edebiyat' benzetmesinden esinlendim....





2 yorum:

  1. Bu kitabı nasıl iştahla okuduğum aklıma geldi şimdi:) Tam bir yemek kitabı ayarındaydı. Kaç tarif aldım bu kitaptan:) Bakın mesela şöyle:

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2011/06/ortak-gecmisimizin-kabartmalar.html

    Ya peki şiirlerine ne demeli Barış Bıçakçı'nın. Her birine bayılırım. Ama şiir kitabını halen edinemedim. Üzgünüm:)

    YanıtlaSil
  2. Yazını şimdi okuyunca yemek üzerine ne çok bölüm olduğunu farkettim, Sinek Isırıklarının Müellifi'de bu gözle okunabilir tabi.

    YanıtlaSil