12 Şubat 2013 Salı

Neşet Ertaş



     'Neşet Ertaş giderse içimden bir şeyler gider.' hasta olduğunu duyunca twitter'da böyle yazmıştım, Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş, Hacı Taşan dinlenen bir evde büyüdüm.

     Memleketimde, diğer bozkır anadolu şehirlerinde ki gibi, ayrı bir yeri vardır Neşet Ertaş'ın, onunla ağlanır, onunla oynanır, 'Niğde Bağları', milli marştır, başladı mı oturmak yakışmaz.

   Yeni yüzyıla girilecek, büyük yanlışların bedeli olarak evde televizyon başındayım, hani çok önemli değil ama içte de bir sıkıntı. Saat 23.50 Neşet Baba çıkmıştır TRT'ye, bir gülümseme, bir mutluluk, deli kendini tv karşısında oynarken bulur, süprizlerin en büyüğü, üstat hiç ara vermeden Niğde Bağları'na geçmiş ve yeni yıla bu deliyi göbek atarak ve yüzünde silinmesi zor bir gülümseme ile sokmuştur. Telefon susmaz, eski dostlar ki hepsi bir yandan oynamakta, bir yandan da eşe dosta TRT'yi aç demektedir.

   Bir kına gecesinde yine içilir, kuzenlerimden birisi  gider 'çalgıcı' ya Zahidem'i ister, üstat çalar, kuzen önünde çimenlere oturur, ağlar, rakısının son yudumunda başını çevirir ve herkesteki hüznü görür gözü yaşlı kuzen, bırak bırak Niğde Bağları'na geç üstat der, hepimiz gözü yaşlı oynamaya başlarız, kuzen bilir, biz biliriz bu yaşların sebebini, bilmeyen de anlar,

kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
gönülden gönüle gider, yol gizli gizli

     rahat uyu Neşet Baba....




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder